23 Aralık 2012 Pazar

ah ulan ah

normal şartlar altında iyi bir insandım.ama sanırım şu ara oda koşullarım değişti.

16 Aralık 2012 Pazar

11 Aralık 2012 Salı

bu ne biçim hikaye böyle?

doluya koyuyorum almıyor boşa koyuyorum dolmuyor..
ahh bu ben kendimi nerelere koysam?
vs.

10 Aralık 2012 Pazartesi

"hadi sen yazmıyorsun hiç da kuzeninde mi yazmaz senin"
bence de..
harun tekin, onca hemcinsimin içinden benim üşüyen ellerimi tutup "sükunetini seviyim senin bunca karmaşanın hengamenin içinde.hep böyle kal." dedi.
sen bana bir "aaaddasddfsa" bile yazmıyorsun lan!
adam düzgün çıkmadık diye 3 fotoğraf çektirdi benle üstüne sarıldı öptü.sen daha güzel öpüp sarılmıştın ama bi şey yaz be adam..

10 Kasım 2012 Cumartesi

the voca people:keşfet,sev,ye!
a capella çok güzel bir şey yahu.konserine götür beni!

5 Kasım 2012 Pazartesi

tam olarak bu modelden istiyorum ben!
artık kendimi daha fazla teselli edemicem bence fark etmemin zamanı geldi,geçiyor.
birine hediye almak için aranmayı,beğenir mi diye endişelenmeyi özlemişim.
yapmam gereken,
hediye alınacak bir insan bulmak!
hayat bazen sadece ortalamadır.ne bir gıdım aşağı ne bir gıdım yukarı.yani aşağı inmediğine duacı olsan da bir milim yukarı çıkmak istersin, yok kıl bile kıpırdamaz.baştaki çabaların da sonra yorgunluk,üşengeçlik vesairelerle başına üşüşür öylece kalırsın.
duvara dönük uyur duvar seyredersin.


canım sadece çukulata istiyor.

merhaba, ben zıkkımın kökü.

zıkkımın tam olarak dibiyim.

bana "robot olmadığını kanıtla!" dedi.

öylesine çapraşığım ki kendimi nereye atsam bilmiyorum.yere göğe sığamıyorum ama boşa koysam dolmuyor doluya koysam almıyor hesabından böyle.
bilmemek mutlu eder derlerdi da benim bilmiyorumlarımdaki artış beni sadece huzursuzluğumu arttırıyor.


rüzgar belirle yönümü bir çekidüzen ver bana yoksa zerrelerimin asimile oluşuyla tanınmaz bir hal alıp kendimi alzeimer belleyeceğim.
rüyamdaki aksakallı dede bile b12'in eksik hastaneye git diyebiliyor bana.
artık düzen istiyorum.


ona takım elbise giymek yasaklanmalı.
hatırlamaktan vazgeçmeliyim.
yoluma çıkmamalı artık.
anılarım depreşmemeli şarkılar unutulmalı.
yeni bir şansla karşılaşmamalıyım.
o bitmeli.
o ise bir dengeyi bulmalı.
ben de doğru yolu bulmalıyım.
of diyorum


endişelerimi de önyargılarımla birlikte aldırmak istiyorum doktor.!
ne olacaksa olsun artık.beklemiyorum bak!
belli bir şeyler olacak.

temel reisi ıspanak sevmediğimden sevmezdim, sense beni yanlış anlayıp ıspanak seven bir hulk olmayı tercih etmiştin.hayat oldukça garipti ve giderek daha çok garipleşiyordu.ben bunu her dakika daha iyi anlıyordum.

her şey, "mutlu edemeyeceksen meşgul etme." ile başlamıştı.nerden aklıma geldiyse...
neyse taşı toprağı altın değilmiş ama görüşme ihtimalimiz bile beni heyecanlandırdı.
özlemişim.
haber vermeye çekindim ama böyle daha iyi oldu.
burda karşılaşalım nasılsa dönmüştür.
aklıma geldi,boşverdim.
"bir yerde yabancı zannediliyorsam orayı seviyorum gıkımı çıkarmadan rahat rahat hareket ediyorum.en fazla gülümsüyorum.hatta bunu bolca yapıyorum."
iletişim kurma çabasını sevdiğim herifler var işte tam olarak onlar güzel insanlar.
en çok simsayah uzun saçlarını seviyorum.
saçlarımı kestirmeye karar verdim.seveceğine inanıyorum.
umarım rengini de tutturabilirim.
acaba ihtimalimizi kaçta?

karında atan kalp,merak ve güzel hislerle.
o hep hayalperestti.görmek istediğini görürdü.şaşırdım ama şaşırmadım da.ikinci üniversitesini de bırakmış gitmiş istanbula yerleşmiş.iki yıl önce bana ankara başkadır yosmadır ankara ama istanbul ..dır demişti.beni ankarada kalmaya ikna etmişti.fakat o artık istanbula yerleşmiş.çok enteresan.bir yazarın sürekli üzerinde kurup kurup çok fazlaca olayı bulandırdığı öykü sanki onun yaşamı.yani öngörüsüz ve öngörülmeyi gerektirmeyecek kıvamda.o hep rahat en huzursuz anlarında bile kaygısız.soyadından alıntılı ama -sız.o hep bir başka yaşadı hep bir başkaydı.kafasının içini yaşayan kaç insan var allah aşkına.o benle tanışmasının 2. yılında yaşamaya başladı kafasının içini.benle tanışma koşullarının en aksak zamanlar olduğunu ve yanlışlık olduğunu da anlattı.ama öyle pek umrumda değildi işte o zamanlar.diğer yandan sonra uzaktan keşfedip çok sevmiştim.o enteresan insandı.kafasının içini dünyaya dökebilcek cesarette insandı.2 dil bilirdi, el becerileri çok gelişmişti, yazma yeteneği tartışılmaz, okuma konusunda üstüne tanınmazdı,aşırı sosyal yönüyle mükemmelliğe ulaşıyordu.ayrıca sesi iyi olmasa da şarkı söylemeye yüzü vardı.o öyle tuhaf ama oldukça güzel insandı.beğenmeyeni beğenmeyesi gelirdi insanı öyle de bağımlı ederdi.ama şimdi ikinci üniversitesinde tam hayalindeki bölümü yakaladı derken yine bırakmış ve hala gazeteden yapılmış kanatlarıyla uçuyor sanki.anlamadım bu adam kendini hala mı 9 yaşında sanıyor..kafanın içini biraz da benim önüme dök ve yaşat diyesim geliyor.senin için endişeleniyorum.diğer yandan kendi adıma seni gördükçe üzülüyorum.işte böyle enteresan yapıdasın sen hep böylesin ve benim için böylece kalcaksın.bir daha yolda da karşılaşsak öyle geçer gideriz sanırım kültür abidesi insan.hayallerini benim için de kovala.hatta bir şekilde bana da güç ve beni de kovalamacana dahil et.lütfen, yaparsın sen.öpüyorum ters esen bir rüzgarla*

özlemedim desem, yalan.

bazen "banane, banane" diye içinden tekrar etmen gerekir ya da dile getirirsin "bananeyse.." diye.işte en çok orda sanadır da, olmaması gerekir hep.
bir şarkıyı da ezbere söyleyebileyim diyorum.o dili bilmiyorum diye şarkısını neden söyleyemiyorum deli olcam ayol..
bildiğim yolları bile şaşırır oldum.ay bana bir haller oluyor yetişin komşular.
Masa da masaymış ha / Edip Cansever

Adam yaşama sevinci içinde
Masaya anahtarlarını koydu
Bakır kâseye çiçekleri koydu
Sütünü yumurtasını koydu
Pencereden gelen ışığı koydu
Bisiklet sesini çıkrık sesini
Ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
Adam masaya
Aklında olup bitenleri koydu
Ne yapmak istiyordu hayatta
İşte onu koydu
Kimi seviyordu kimi sevmiyordu
Adam masaya onları da koydu
Üç kere üç dokuz ederdi
Adam koydu masaya dokuzu
Pencere yanındaydı gökyüzü yanında
Uzandı masaya sonsuzu koydu
Bir bira içmek istiyordu kaç gündür
Masaya biranın dökülüşünü koydu
Uykusunu koydu uyanıklığını koydu
Tokluğunu açlığını koydu

Masa da masaymış ha
Bana mısın demedi bu kadar yüke
Bir iki sallandı durdu
Adam ha babam koyuyordu.
yerler seni etipuf!
ben ki senin eticinin.
 (O|O)
karnında atan kalp titreşimleri-ekinezya-boş zaman sıkıntıları-ojeler-seçemediğim onca kıyafet.
yani sadece kararsız,sıkılgan,hasta ve "o" şahsına özgüllenmiş haldeyim.
ha bir de okulum başladı, evet.8de evden çıkıp 11de kadar okula gitmeye çalıştım.devamı iyi olcak ama..


hep hak etmediğim zamanlarda başıma kötü şeyler geldi.ne zaman karşımdakinin soyuna sopuna sövüp her şeyi gözden  çıkarsam tersine peşimde sürüklendi bırakmadı yakamı.aslında onları da hak etmedim.belki de hep hak etmediklerimi yaşadım ben ama şu an mutsuzluğumla fark edebildim bunu ilk kez.
bandista # aşk şarkısı.

goodnight moon # shivaree

2 Kasım 2012 Cuma


hayat çok garip, mutlu olduğum anlarda bile.

yine bir eğlence peşinde koşma telaşına başladım.1 gün ara verdim torutopu.ne acayibim ben öyle?!
insan hiç mi yorulmaz.her şeyden sıkılıyorum da yeni arayıştan bir türlü sıkılmıyorum.pes.


bir gün o bana bulanıyordu, bir gün ben ona.ama birlikte bulandığımız gün eksik hissedip nefrete karışıp arkamızı dönüyorduk.bizim iletişimimiz böyle bir çelişkiydi.

"hayır" diyebilmek mutlu olduğuna bir kanıt olabilir, bazen.

üşengeçlik hissi bünyenin kişiye yaptığı en büyük kötülük bence.

her zaman sevmesen de görüşünce eğlenebildiğin insanlar olmalı hayatında.

mesela bilader varken doğrusunun birader olması gibi, murphy bile bazen alt edilebiliyor.

ben orhan veli'ciyim.başka kimsenin şiirlerini öyle tebessümle okumadım, ezberimde yer edindirmedim ben.

sevgililerim beni hep çok sevdi ama en güzeli o.hiçbirine kötü sözüm yok.ne güzel yaşadık hepsiyle ayrı ayrı.acaba onlar öyle düşünüyor mu bana işte onu bilemiyorum.

hediye seçiminde hep kötüydüm.yaratıcılık anlayışlarımız hep başkaydı.

bir de solakların yazı yazarken çok daha karizmatik göründüklerini düşünüyorum.

ıslak mendil koleksiyonu olan insan da gördüm ben.

keşke gelene gidenin sevgisini ölçüp gösterebilsek.böyle acayip düşünsel icatlar arıyorum, çocukluğumdan beri.gariplik de ben de.

benim tanıştığım insan sayısı arttıkça ahlakım bozuluyor.onu fark ettim.belki de ahlak değil de kimyam.

31 Ekim 2012 Çarşamba


diyorum ki bu tanışma ve birbirine ısınma çağları en güzeli, hep böyle kalalım.tepkisini ölçer biraz korkak bakışlarımız ve ürkek ellerimizle.

diyorum ki bu tanışma ve birbirine ısınma çağları en güzeli, hep böyle kalalım.tepkisini ölçer biraz korkak bakışlarımız ve ürkek ellerimizle.

di gel yanıma.

gençliğimin farkında vardım ya bu sene.her şeyimin ilki oldu ya bu sene.ne güzel oldu!
miyuuuv!

suyu bardaktan içmek en güzeli.hem biraz kalın camdan ve geniş ağızlıysa oh mis.

"neyime gerek" aslında güzel kalıp."neme lazım" öyle değil sanki.
deli gibi özlemişim.onca şarkı sıraya dizilir, senin kokun o arada yandan geçip de önümdeki adam da sana benzer mi?
of be adam.bir kez dön de bak bana.çok özledim.ya da ne bileyim sadece sesini..of!


"neyime gerek" aslında güzel kalıp."neme lazım" öyle değil sanki.


hep sevilmeyen insanlarla iletişim kurduğumu ve onlarla bir ordu kurduğumu fark ediyorum.gerçekten fazla hoşgörü sahibi miyim diye sorgular oluyorum.diğer yandan etrafımda bunun tam zıttı insanlar da çok fazla.acaba diyorum benim hiç orta kararda boyutlarım olmayacak mı?

"because the night" benim için en güzel, en özel, en bitane şarkı sanırım.bilinçsiz seviyorum bu da daha hoş bir ayrıntı.periyodik olarak rastlayıp ilk kez dinliyormuş gibi bir daha seviyorum.yakında ezberleyeceğim gerçi ama olsun çok güzelsin bebeğim.patti smith perde arkası dinlenmesi,görsel açıdan yok sayılması gerekenlerden diye düşünmüştüm başta, evet.ama son zamanlarda çok çekici bir çirkinliği olduğu sonucuna ulaştım.neyse işte. "because the night" söyleyelim bir gece senle.
sesle görüntü arasındaki uyum mesela, şart.
bizde olanlar kadar olmayan ya da fark etmediklerimiz de önemli.
iyi geceler sarelle.yüz yıllık sarelleye sahip çıkılmayıp nutella diye bağırılması bana koyuyor hem.onu da diyeyim içimde kalması
lağn!
yarası olan kesin gocunuyor.kendimden biliyorum.
herif onlaymışssın.yazmış aradaki "n"yi yanlış yazmış.hemen ney!kim!ne diyorsun?!kimden bahsediyorsun filan oldum.onlayn yazcakmış ?? şey!
ay bu üstüne alınma işi hakikaten garip.
anneden bir şey saklarken de hep bu olur ya.çok acayip.ehehehe!
karşı taraf durumu birkaç dakikada çözüyor ama o bir acı gerçek. (t1)
uykum gelse her yerde uyurum demiştim ama yalan oldu.rahat etmeyince en kısa gecede bile en bitmez geceyi yaşayabiliyorum.bir de kalksan başkasının evi napabilirsin yani.hadi onu geçtim bilinmedik bir yer olunca insan korkuyor resmen.yok ben başkalarının evine kalmaya gitmeyeyim ya.put gibi yatakta onca saat durmak.çatlamadığıma şaş%ı.benim gibi uyku sever insana bile zıkkım ettiler ya pes.zaten uykum hafif artık giderek azalıyor sanırım.acaba yaşlılık belirtisi mi ki?sevdiğim o nadir eğlencelerimdendin sen uykum ya..başkasının evine gitmem ben,sen gel.koyun koyuna uyuyalım biz. (t1)

suda balık olsam..

25. doğum günümü nil'in "iyi ki doğdum ne güzel bir kadın oldum!" diyerek kutlamak istiyorum.
en büyük hayalim siktirolup gitmek.
beklentim daha fazla beklemeden yok olmak.
hedefim isteklerimle körelip tek başına yaşayan ilk atoplumsal varlık olmak.
lütfen.
çok şey istemiyorum.al beni!

herkese ismiyle hitap et.bana "siz" de ismini bilmediklerine de ismini sor.ne **** kafalı herifsiniz sen! (xxp)
delirmemek işten değil!



son zamanlarda bir şiirin son mısrasına gelmeye uğraşcak kadar bile sabrım yok.deli gibi sabırsızım.deli gibi yenilik telaşındayım.deli gibi korkuyorum olacaklardan.rüzgar esiyor,bir şeyler değişecek belli.ama daha kötü olmasa bari.

hayatıma giren heriflere baktım da ya gerçekten kültürlü entel insanlardı ya da kel alaka resmen zırcahil tiplerdi.hani arası gerçekten yoktu.ama ilişki ne kadar sürerse sürsün o zırcahil ayrıldığımızın ister birkaç yıl sonrasında ister birkaç ay sonrasında olsun karşılaştığımızda bir entelektüele dönüşmüştü.en çok ona şaşırdım ben.böyle bayağı jazz dinleyen, artık kaliteli denen rus,alman,fransız edebiyatını keşfetmiş, sinema desen en azından imdb'den kült bir şeylerle zemin oluşmuş, tiyatro seyircisi haline gelmiş oluyorlar.tipde de tabi bir hoşluk bir çekiclik geliyor.ki bana artık bu tipteki değişim olmasa da bir cazibeli geliyor..neyse sonra öyle aradan geçen zamana rağmen arayıp, konuşup seninle kendimi ne güzel yetiştirmişim ya valla iyi ki bulmuşum seni.beni ben yaptın.sağol diyenler olunca ne desem bilemiyorum.hemcinslerime senin için bunu hazırladım dile dile ye der gibi servis yapıyorum.sonra beni bir kıskançlık alıyor ki sormayın.ben yetiştirme yurdu değilim aslında da olgunlaştın bari meyvelerini bana verip git be adam, böyle nankörlük de çok yani.o kadar besleyip büyütmüşüz terbiyesiz o yeni sevgilini resmen ben buldurdum adi!bana da pes ama..

"nasıl birisin?" ne biçim sorudur lan.allah belanı versin gibi bir şey.adam istediği kadar "e daha daha" der sen dana kadar da anlatsan bitmez o konu.bi sik*rip git desek en güzeli olur anlaşılan.

hep korkak olduklarını ayrılınca öğrendim.beraberken hep cesaretli görünürlerdi oysa.sonra şiddetimden korkar,saklanırlardı.bir anda izlerini de toplayıp gittiler.suçu kendimde buldum.ama en çok buna üzüldüm ya lan! bir kere de küfrede küfrede ayrılamadım hırsla,kinle dolu.olmadı bir kerede.gerçi bir kez öyle oldu onda da oturdu karşıma ağladı ya pes bana!
bir de ayrıldıktan sonra yeni sevgililerini takip etme olayı var.ister istemez öyle oluyor.ilişki ister nefretle bitsin ister arkadaş sürsün."bu benden daha mı güzel?" ya da "ay ne çirkin"tribi ki bu direkt kızın güzel olduğunu gösteriyor.diğer yandan lan ben de güzelim demek egosu da ayrı komik de.ama en ve en güzeli kendine benzetebildiğin biriyle sevgili olduğunu görmek.lan bu bana bayılıyormuş taklitlerimle hala ahaha! filan oluyorsun.hep bana bu sonuncusu oldu.acaba herkesle benzicek biri miyim diye düşünür oldum.sonuçta mutluyum sorun yok
giderek değiştiğimi hissediyorum.ama bunun iyi olduğunu düşünüyorum.
bomboş oturup birini seyredebiliyorum artık,hiç konuşmadan ya da konuşasım geldiğinde susup bakmaya devam edebiliyorum.
bir şeylere deli gibi bağlanmıyorum.bağlanamıyorum demek daha doğru olabilir.
kimse için eskisi gibi eğilip bükülmüyorum.hatta ağzıma geleni söylediğim çok oluyor.konuşmak istemiyorsam konuşmuyorum bile.
hoşuma gidiyor bu hal.ama benimde bir kavrama noktam var malesef ki tam o noktanın altına iner inmez içimi bir dökmeye başlıyorum ki duramıyorum karşımdakinin dinlemediğini fark etsem önceden şaklabanlık yapar dinletirdim ya da bırakırdım anlatmayı ama artık o dinlemeyi kesince ya da konuşmaya başlayınca onu hiç dinlemeden,sözümü kesmeden hatta volümümü bile kısmadan tam gaz devam ediyorum.yani evet tam anlamıyla kendimle sesli konuşmayı seviyorum.beni bu çok iyi hissettiriyor.bir tür kusma hissi gibi başta sancılı,korkulu sonra ferahlatan türden.
bilmiyorum yönümü nereye çevirdim ama iyi hissediyorum şu anda.
diyeceklerimi artık çabuk unutuyorum bir buna üzülüyorum.bir de sabah gelişen diyalogla etrafıma kendimi böyle kabullendirdiğimi fark ederek mutlu oldum.annem sabah babama ısrarla araba istediğini gerekirse onun arabasını satıp iki araç almalarını filan söyledi.babam her zamanki gibi sigarasını tüttürüp dinlemez görünüp dikkatli dikkatli önünü görmeden karşıyı seyreder gibi yaptı.annemi çok iyi anladı.annem üstüne gidince de duymadım neyse filan dedi gitti.annem kızdı ama mesajı vermenin rahatlığına kavuştu öğlene doğru kardeşim telefon istediğinin kendisininkinin çok eski olduğunu filan dile getirdi anneme.annem bu konudan sıkıldığını istediğinin de bir özelliği olmadığını o telefonun ona yettiğini filan söyledi.sonra kardeşim ısrarlı davranınca annemin bir anda babama dönüştüğünü gözlemledim.bu bambaşka bir durumdu duymamaya başladı,etrafı izlemeye,kendi içine dönmeye,düşünmeye.sonra konu değiştirip yolu geçtik.yaklaşık 2 saat kadar geçti sıcaktan bunalıp bir yol kenarına geçtik dinlenmek ve otobüs beklemek için kardeşim telefon istediğini söyledi.annem ben de araba istiyorum dedi gülüştüler.ben bütün gün boyu seyirci kaldığımı fark edince annem benim giderek beklentisiz, umutsuz bir insan olduğumdan bahsetti hadi gel bir şeyler bakalım sana.ne,istersin ki filan dedi.ben de ölümümü beklemeye koyulduğumdan bahsettim.annem güldü.kardeşim duymadı bile.önceden olsa kızardı.neden böylesin dedi annem normal olan benim deyince başını öne eğdi.sanırım yaşama isteğimin onun genetiğinden eksik gelişini ve onda olanın bendekinden çok olduğunu düşünüp üzüldü bir an.sonra otobüste hepimiz farklı cam kenarlarını izleyerek gittik.gün sessiz geçiyordu ve benim canım konuşmak bile istemiyordu.belki de sıcaklardandı.ama bunaltan sıcaklar belki de ilk kez işe yaramış gibi olmuştu.çenem kaynamıştı yıllar sonra.
2. kanal tedavimi yaptırdım ve yine kusamadım.o tat ağzımdan arınmıyor.kusmak istiyorum.tat duyumun üst dudağımla birlikte uyuşmasını dilerdim.üst dudağım şiş ve hareketsiz.bu da ayrı hoşuma gidiyor.
garipleşerek mutlu oluyorum.sanırım benim mutasyon dönemlerimden biri de bu sene.

hep cumartesileri yine unuttum cuma geçti diye hayıflanırdım. "friday i'm in love" şarkısını birine söyleyemeden geçti yine hayırsız modunda.bugünün cuma olduğunu da şarkının tüm sözlerini ezbere bildiğimden tekrar emin oldum da söyleyecek adam ayrıntısını bulmayı unutmuşum.önceki haftalardaki durumum daha iyiymiş.o yüzden beteri beteri hep var.

her şey üstüste gelir.iyi de kötü de.peşpeşe peşpeşe, birine doymadan öbürü kendini kapılmış buluyorsun filan.da kıskanılmak ne demek ya?!kıskanmak hadi tamam da.bir imrenmek anlamında var bir de zarar verici var biliyoruz da.zarar verenini sevdiğin olunca bir daha koyuyor ya.valla gol gol gol!doyduk boğazımıza ağzımıza burnumuza gözümüze kaşımıza kadar.ne zaman bitecek bu oyun?
evet çok çabuk kapılan insanlar var kesinlikle kendini bilmeyen.baş harfi ben. (xxp)
hem "ilk bahtım altın tahtım."cılardanım evet.
ah bu ben...üzülüyorum be!

ağzıkırılasıcaadam!


yanlış anlamışsın deyince kabahat yanlış anlaşıldım deyince oh mis.ne biçim bir edilgen hastalığı bizimki..
çok özledim ve rehberimden yabancının bile yanlışlıkla aradığı numara senin..daha ne yapmam gerekiyor ki kurtulmam için?
ağlayacak yerim bile yok.içip içip unutup unutup kusmak ve kurtulmak istiyorum kursağımda kalmış her şeyden.
hak etmedim sandım ben.

bir şeyden mutlu olmayı bilmeyen insanlara hep kızardım.hiçbirini kendime benzetemedim.hatta sanırım ben onlara benzedim.üzülüyorum.


insanların çoğunluğu öküzse, öküzlerin çoğunun insan olduğunu hayal etmek düşer bana.

bir "sen avukatlık mı okuyorsun?" var. bir de "doktorluk mu" var.meslek ismini taşıyan bölümleri severim.

ısrar beni hayatta soğutuyor.kişiden soğumak bir yana.

bu seneyi yenilik senesi seçtim.yapmadığım ne varsa yapmaya çabalıyorum.güzel gidiyor.

zayıf neredeyse sıska erkeklerde bol bi şeyler güzel oluyormuş.

"super girl" şarkısındaki kız olmak istiyorum.

"gözlerini kapat." aslında bayağı çekici bir söz grubu.

acaba diyorum daha sonra bugünleri anımsamak için günlük fotoğraflar mı çeksem?sonra çok **** yaşıyorsun ya diyorum.sonra aslında doğru lan! deyip karar vermeden gülüp geçiyorum kendimden.

kabullenememek çok fena.

bir de kendine yakışan renkleri bilcekmişsin.

eline sigara yakışıyor diye içesi geliyor insanın.ya da tenine alkol kokusu yakışır kimine.test ettik.yeşilayın rengini değiştircez biz!

birinin kokusundan tanımak mesela,değişik bir hoşluk.

bazen sevmek için gerçek bir sebebe ihtiyaç duymazsın.onun cazibesine kapılmak diye bir şey adı altına sığınırsın.

daha önce gözlerime o kadar donuk bakıp içimi okşayan bir adam olmamıştı, upuzun sakallarının arasından dudaklarını bulmayı hiç o kadar ani dilememiştim bir erkek için.kirliydi ağzı,yüzü,kıyafetleri,saçları.bir suçlu imajı vermişti duruşuna.omuzları düşük elleri yere bakıyordu.başı da önüne düşükçeydi.nasıl olduğunu,nereden geldiğini bilmiyordum, nasıl böyle ani gelişmiştik.anlık yanılgılar misaliydi.gülümseyerek arabanın kapısını açmış ve dimdik dururken kendimi bulmuştum.sonra gözlerimi koskocaman açmış sana bakıyor buldum kendimi.aramızda yedi kişi vardı.normal koşullarda birbirimizi görmek için eğilip doğrulmamız gerekirdi o güruhta.ama kaderin o işvelerinden biriydi bu besbelli.küçücük bir insan kahkahaları arasında bakakalmıştık.ben duruyordum ve sen de yürümekten vazgeçip durmaya karar verdin.bir sokak delisi böyle güzel gözlere sahip olmamalıydı.hem sen yaşın itibariyle de müsait değildin.şairin bahsettiği o incecik delikanlıydın.çok karakteristik yüz hatların vardı, hem o uzamış saçı sakalı karışmış halin bile gizleyememişti güzelliğini.gördüğüm en güzel gözlere sahiptin.yüzünün kiri pisi engelleyememişti bembeyaz tenini.o bembeyaz tene konmuş iki dolunay büyüklüğünde kömür parçacığıydı gözlerin.gözlerinden kendimi görmeyi dilememek elimde değildi.sen kir pas kokan mis gibi bir adamdın.sanırım bir dakikalık bir süre boyunca baktım naif suratına yetti.bekleyeceğim seni.
yok hissedemiyorum artık o muazzam heyecanı ya da titreşimli duyguları.evet heyecanlanıyorum ama eskisi gibi değil.bunun için sorumlular seçiyorum.ama en çok kendime kızıyorum.hayallerim vardı lan!

güzel gülen seçildim ya pes doğrusu.en olasılıksızından %100 olasılık oldu ya.haklıymış herif., "0.1 olasılık seni bulmuşsa %100dür." derken.eheheh mutlu oldum.

bir patavatsızlar var bir de içinde astarı olmadığını bildiğimiz ama içimizi göstermediğini düşündüğümüz kıyafetler var, ortalık yerde güneş ışığından utandığımız.

deli gibi özlüyorum seni son günlerde, rüyalarımda bile varsın - ki ben abuk sabuk rüya görenlerdenim bilirsin.herkesi sana benzetmeler, olmadık anılarımızı hatırlamalar, bütün oklar seni gösteriyor.aldıklarını bulup parmak izlerini arayan aptala bile dönüşmem an meselesi.ne oluyor bilmiyorum.ad koymayı sevmiyorum biliyorsun da..özlemekten öte özlüyorum seni, son günlerde.sevdiğimiz tüm şarkıların radyoda peşpeşe çalması bile tesadüf değil işaret gibi geliyor, neredeyse öyle yoracağım.kendime üzülüyorum.gel diyip iyice içine sıçamam ki.güzel bir son seçebilmek için ayrılan benim gibi kaç sivri zeka vardır ki.seni iyi hatırlamak iyi bir fikir değilmiş ahh be adam..güzel hatırlamayı düşünen beynime sıçıyım ben.
yağmur duasına gerek yok.annemin cam silmesi yetiyor, çöle de gitse başarır bence bu kadın.
-murphy kanunlarını da alıp gitseydin keşke



sıcaktan bunalmışken buz gibi bi elin dokunması da sıcak kadar olmasa da ürkütücü olabiliyor.böyle omzularını kaldırıp sırıtmak da ayrı komik oluyor ama yapıyoruz evet.

istediğim tüm fotoğrafları çektirmekle başlayacağım işe sonrası da sırayla gelecek.olacak olacak...