6 Şubat 2011 Pazar

palyaçolar çocukken hayalimden gerçeğime koşan büyük mucizelerdendi.inkar edemem ki bütün palyaçolar birbirinden özellerdi.ama en çok kırmızılı olanlar.burunlarıyla takım vücutlarıyla..gülümser durur yüzleriyle..hele bir de gerçek ses tonlarıyla konuşunca dünyanın en özel yaratığı sanardım kendimi.komiktim evet..ama çocuktum.

büyüdüm büyüdüm büyüdüm bir şeyler değişti tabi hayatımda..mesela,palyaçolar..onlar yalnızca broşür veren varlıklardı artık..soğuk ve mesafeli.artık şöyle düşünüyordumm; palyaçolar dünyaya çocuklar için getirilmiş suratlar;yalnızca onlar için gülümserler ama diğerleri için kireç surat görünmek zorundaydılar.hatta ergen çağlar için en üzücü yüz haline bile gelebilirlerdi.

bir gün her zaman önünden geçtiğim banka oturma gereği duydum..hava sıcaktı.insanların gereksiz geldiği zamanlar olduğundan tek başıma çıkmıştım dışarı.sokak satıcılarını bir bir gezince;dondurmamı alıp bankıma otursam etraftaki gürültüden sıyrılacağımı sezdim.oturdum.yanımda kitap okuyan bir heykel vardı.bacağına kolumu koyup doldurmamı yemeye koyuldum.her şey sıradandı..geçen sevgililerin yapış yapış halleri,ihtiyarların söylenceli tavırları,satıcıların telaşları..ben de aynıydım izlencemdeydim işte her zamanki gibi..dondurmamı yiyene kadar entel bir çocuk oturdu yanıma..sigaramın olup olmadığını sorduktan sonra saati sordu en son da sadade gelelim adın ne dedi.söyledim ama ağzımda dondurmayla konuşmam biraz yakışıksızdı sanırım onun fikrince de hem o da birinin yüzüne bakarak konuşmayı sevenlerdendi.ama ben oraya etrafı seyretmeye oturmuştum; yani üzgündüm ama olmazdı.en sonunda küfrü basıp defoldum bayan keyfine bak dedi.sana da dedim gülerek ve ilk kez yüzüne bakarak.oldukça güzel bir yüzü vardı.uzun saçları, sakalları bıyıkları hepsi özen gösteriyordu ama kıyafetlerindeki bohemlik de entellektüelliğini ele veriyordu.yüzüne bakmadığım için pişman oldum çünkü görülmeye değerdi..sonra ben erimiş dondurmamı hüpletirken bir ihtiyar geldi.çocuklarından torunlarından bahsetti.onu dinlememi beklemiyordu sadece anlatmaya ihtiyacı olduğu belliydi bu yüzden rahattım arada "hııhıı" bile demekten çekinmiyordum.o ara her gün gördüğüm dilencileri incelemeye koyuldum.bugün hepsi daha bir acı verici görünüyorlardı ama bu onlar için bir sevgi sözcüğü sayılabilecek kadar özel seçilmişti ben tarafından.sonra teyze de birkaç sıradan soruyu yöneltip iyi günler diledi.ben de onun için diledim ve dondurmamı bitirince iyice etrafa odaklandım yapacak daha iyi bir şeyin yoksa o cehennem sıcağında gölgede oturmaktan güzeli olamazdı ve ben orada bütün bunlara sahiptim sonuçta..en son karşı banktaki amcaya baktığımı anımsıyorum şu an..o andan itibaren de dikkatimi yalnızca, dükkanlardan birinin önünde son üç broşürünü bitirmeye çalışan palyaçoydu...kıpkırmızıydı; şapkası,eldivenleri,makyajı,burnu,ayakkabıları..öyle güzeldi ki kapkara kocaman gözlerine eşlik eden upuzun kapkara saçları..

sanırım bir on-onbeş dakika kadar izledim onu elinde son broşür kalana kadar bekledim ve o bakışımdan sanırım rahatsız olarak döndü.yüzüme baktı öyle ve ürkekçe önüne döndü.bir beklentisi yoktu ve benim de olmasını istemediğine emindim..ama ben elbisemin şeklini şemalini kontrol ettikten sonra kalktım ve ona doğru yürüdüm.arkası dönük kaskatı duruyordu son broşürü kimseye verme niyeti yoktu galiba.omzuna dokundum önce sonra sesimin en nazik noktasını seçme çabasıyla "benim olabilir mi o?" dedim.aslında şapkası olsa da istediğim elindekine baktım."tabii" dedi.onun işine gelirdi günlük işi bitmiş olur gün onun olurdu.yüzüme baktı bir süre..bir amacı yoktu ama fark etmek istediği bir şey vardı sanki.öyle bir şey sezmiştim bakışında.yüzümü yana çevirerek efendim deme isteğiyle baktım."şey,broşürlerimi genelde ben vermeye çalışırım; onlar kabul etmemeye çalışırlar.saatli bomba muamelesi görürler ya da yere atılırlar şu sokağa baksana" dedi.durdu ve utangaçca yüzünü öne eğip gözlerime çevirdi gözlerini "sen ilk iş günümde güzel bi sürprizdin." dedi.gülümsedim "profesyonel görünüyorsun.özgüven problemin yok demektir.ne hoş." dedim gülümsedi."keşke.." dedi.iç çekişindeki manidarlığa bakmadan öngüvenimi tazeleme ihtiyacıyla kendi şeklimi şemalimi inceleyip güzel olduğuma emin olunca "bu makyajı sen mi yaptın?" diye sordum.güldü önce gözleriyle sordu sonra "nasıl yani?" dedi."ben de istiyorum da; bu ara çok fazla aşk filmi izliyorum ordaki kızlar aklına eseni söylediğinde mutlu sona hep sahip oluyor.acaba ben de bunu başarabilir miyim diye çıktım evden bugün.yardımcı olmak ister misin?" dedim en sonunda utancımı gizleyemeyerek.gülümsedi bir süre öyle kaldı."ee" dedim.durdu yine ve koluman....